28 Kasım 2008 Cuma

Haftanın değerlendirmesi

Yine klasik bir cuma akşamı pisim uyudu ben kendim için ne yapsam diye düşünmekteyim. Harıl harıl okumak, 2 film izlemek, yazmak, meditasyon, nefes yapmak isteyen bir kişiyim. Ama büyük bir ihtimal 1 saat sonra falan koltukça uyuyakalacağım. Sonra Serdar gecenin bir körü gelecek yorgunluktan bitmiş bir şekilde. Uykumun arasında kapağı ne yaptınız diye soracağım, sonra bir sohbet ve benim uyku gitmiş. Tabiki Serdar kaçıncı rüyada o sırada.
Bazen düşünüyorum da ben de aynı tempoda çalışmaya devam ediyor olsaydım halimiz dumandı. Hoş böyle maddi manevi çok mu rahatız? Hayır ama seviyoruz biz bu halimizi. İyi ki bu kararı almışız ve iyi ki evden çalışıyorum. Çok yorucu ama olsun ben mutlu, çocuğum mutlu, içim rahat.

Güzel bir haftaydı...pisimi bıraktım kendi haline. Krizler de kendiliğinden çözüldü. Böylece, bir defa daha gördüm ki anne ne kadar rahat olursa çocuk da o kadar rahat oluyor. Bu karşı konulmaz bir gerçek. Tabiki her kriz sizin istediğiniz gibi çözülmüyor, ya da birden bire sizin istediğiniz herşeyi yapmaya başlamıyorlar. Sadece sizin bakış açınız ve olaylara yaklaşımınız değişince, onların da tepkileri değişiyor, daha yumuşuyor, sakinliyorlar. Farkı çok çabuk farkediyorlar. Antenleri çok açık bunların, bildiğiniz gibi değil!
İşte size birkaç örnek;

Uyku öncesi zıplama krizi
-Zıplamak mı istiyorsun kızım gel zıpla istediğin kadar, ama sadece en yanındayken zıpla olur mu yoksa çok kötü düşebilirsin
-aaaa tabiki anne evet

Evden çıkarken
-Doğaaaa hadi çıkıyoruz evden
-.....
-Eeee o zaman ben gidiyorum hoşçakal
-Dur ben de gelicemmm
-Hava çok soğuk şu kırmızı atkımı takıyım
-aaa ben de atkı isterimm

Sabah kahvaltı krizi
-hadi gel kızım omletin hazır
-İstemem ben omlet
-Peki cornflakes ye o zaman
-aaa tabiki evet
(geçen haftadan beri yumurtayı redediyor, bu sabah yedi kendiliğinden)

Baba krizi
-Babam gelene kadar puzzle yapalım mı anne
-Baban geç gelecek kızım toplantısı varmış
-Arayalım mı anne babamı
Baba aranır konuşulur ve sonra ikna olur.

Banyo krizi
-Temizim ben ama anne
-Ama terledin Doğa bugün çok, bak rahatlayacaksın yıkanınca
-Saçımı yıkama anne tamam mı lüffennn (ağlama krizinde)
-tamam bir bakalım saçına gir sen bir şu küvete önce, al şu kovalarını, suluğunu, kurbağanı
-aaaa evet
(önce biraz suyla oyun, vücudu yıkanır ve en son saçında basar çığlığı)

Şimdi benimle aynı kriz durumlarından muzdarip sevgili 2-2,5 yaş anneleri, ben anladım ki kararlı olup, sakin kalabiliyorsanız çözüm kolay oluyor. Ama sinirlenirseniz kriz bitmek bilmiyor. Sanmayın ki ben sinirlenmiyorum artık yok öyle birşey tabiii, an oluyor ki camdan atasım geliyor ama biliyor musunuz asıl şimdi alışıyorum sanırım anneliğe ve yeni yeni bu kadar çok seviyorum anne olmayı. İçimdeki bütün duyguları seviyorum.

3 yorum:

Turkuaz Deniz dedi ki...

kendi kendine bir yol ciziyorsun iste; her aile, her cocuk, her fiziksel ortam, her duygusal kargasa/dinginlik bambaska senaryolar cikariyor ortaya.
Rahatlamana sevindim, Doga' ya opucukler.

funda dedi ki...

çocuk milletini anlamak aslında çok kolay. çok çabuk kandırılabiliyolar senin de tecrübe ettiğin gibi. ama eğer sen inatlaşırsan daha çıkmaz bir yol başlıyor. hayır diye bişey yok onların lügatında başka bir alternatif hep bulmak zorunda anne denen varlık..

Nalan dedi ki...

ne güzel özetlemissin Özgürcüm bu süreci, dersu bey de banyo öncesi "ben pis degilim ki" diye diretip sonra da banyoya girince bu sefer de cıkmamak icin direniyor... ama kesinlikle rahat olmak ve onlara da secim hakkı tanıyabilir olmak isleri kolaylastırıyor.. en son pedagog'un dediklerinin %100 tersini yaparak, kendi dogrularımızı bulup yatakta kendi kendine uyuma alıskanlıgını kazanmıs bir anne-ogul olarak eminim ki, cocuklar bizim aynamız, nasıl hissediyorsak o sekilde karsılık alıyoruz onlardan:)