25 Ocak 2009 Pazar

Hastalığın getirdiği yüzleşme

Ne zaman bütün hayatın yükünü sırtımda hissetsem, şikayet etmeye başlasam enerjim düşüyor ve birden hastalanıyorum. Ama bu defa hastalık öyle bir geldi ki gitmek bilmedi. Taaa ki "ben iyileştim artık" diyene kadar. Evrene bu mesajı mutlaka vermek gerekiyor. Yoksa iyileşmek, ayağa kalkmak, hayatın gidişatına katılmak, sorumluluklara tekrar geri dönmek pek de kolay olmuyor. Hele ki meleğiniz de hasta ise biran önce ayağa kalkmak zorundasınız. Yatıp dinlenmek gibi bir lüksünüz yok. Çok söylendim bu hafta bıdıbıdı yedim durdum kendimi. Bu söylenmenin beni daha da hasta edeceğini bile bile, farkında olaraktan söylendim, sinirlendim, bağrındım durdum içimde. Kendimle kavga ediyorum bir haftadır. En son 5 yıl önce böyle olmuştum, sanki aynı o düşük enerjinin frekansına girdim. Girmek ne demek düştüm küt diye. Camı açıp "biri beri çekip kurtarsın buradan" diyesim geldi kaç defa. Ama kimse yok, yine kendinizlesiniz. Her zaman böyle durumlarda yalnız bırakıyor evren dersinizi iyi çalışın diye.
Neydi biliyor musunuz beni yiyip bitiren? Arada kaldım ben. 2,5 yıl oldu. Ben halen çalışmakla çalışmamak arasında bir yerlerde kaldım. Bir yanım git bir yanım kal diyor. Evden çalışıyorum ondan da mutlu olamıyorum. Full time çalışsam biliyorum ki olmayacak. Mesailer, zorunlu seyahatler... arkası gelecek. Baba da zaten haftanın kaç günü ve gecesi evde, kaç gecesi ofiste. Kuzum mutsuz olacak. En son kabullenmiştim aylar önce bu durumu böyle, bu şekilde mutluyum demiştim. Ama yine battı birşeyler, besleyememek kendimi, üretememek istediğim gibi battı bana. Boğuldum sanki yine, nefes alamadım. Yorgunum... sadece Doğa'yı 2,5 yıldır tek başıma, yardımsız büyütüyor olmaktan yoruldum. Bu işte tam olarak hissettiğim. Hani bir mola istiyorum hayattan. Bundandır sırtıma çantamı takıp çekip gitme isteğim.
Farkındalıkta kalıp bu yüzleşmeden üzerime düşeni aldım. Yarından itibaren içsel anlamda biraz çalışacağım. Biraz meditasyon, biraz nefes kendime getirecektir beni.
Sonuçlarını da paylaşırım buradan.

5 yorum:

Brajeshwari dedi ki...

Özgürcüm
o kadar iyi anliyorum ki git-gellerini.. Çalışmak-çalışmamak ve Doğa...Kendini hastalandırmanla yüzleşmeni çok takdir ediyorum.

Ama tüm bunun altında sanki birazda başka birşey yatiyor.Çalışırsan da tam mutlu olamayacağını sen söylemişsin hem bak..

Sen çok değerlisin.Bir anne olarak üretmediğine inancını kesip atmak gerekiyor belki de..Çalışırsam kendimi değerli hissederim inancını belki de..Belki de şu an hayat seni besliyor, illa çalışmak gerekmiyor ( adı çalışmak olan)

Nerden böylesine futursuzca yaziyorum dersen..Bende bu gel-giti bir zamanlar yaşadığım için biliyorum.Sadece kendi çıkarimlarıma eş birşey söylemek istedim.

Sağlığına dikkat et..Yüreğini ferah tut..Öpüyorum..

Nilambara dedi ki...

Sevgili Özgür,
Bir bayan için çalışma hayatı en az 20-25 yıllık bir süre.. ben 25. yılımdayım ve hala bırakmaya niyetim yok :)
Bir annenin çocuğu ile birebir geçirdiği zaman ise en fazla 3-4 yıl.. kreş, ana okulu derken bir de bakmışsın ki yavaş yavaş yuvadaki paylaşımlarınız azalmakta...
halen evden çalışmaya devam etmen ise büyük şans, üretmeye devam ediyorsun zaten... ama daha da önemlisi Doğa ile birlikte bir "hayat" üretiyorsunuz :)
bunun her ANını doya doya yaşayın lütfen :) hiç aklını karıştırma ve hasta olmaya izin verme, keyifli paylaşımlarınızı özleyeceğin günler çok çabuk geliyor, şimdi tadını çıkar lütfen :)
sevgilerimle...

Özgür Turan dedi ki...

Brajeshwari,
evet annelik, çocuk bahane aslında başka şeyler var tabii altta. Çok şey var. Sorumluluk, sabır gibi öğretiler var. hayatta ne yapmak istediğini bulmak üzere olmak var. Bunların sancıları hep...Söyle sen hep söyle lütfen olur mu? öptüm çok..
Sevgili Nilambara,
işte hayat ürettiğimiz o "an"ları kaçırıyorum bazen yorgunluktan. kaçırınca da kendimi suçlu hissediyorum. ne garipmiş bu annelik. Tadını çıkarmaya devam edeceğim tabii söz:)

Tanya's dedi ki...

Özgür,

Gidelim mi Hindistan'a?

Özgür Turan dedi ki...

Tanyaaa, geçen sene nefes seminerine bile doğa ile gittim:) ama şimdi büyüdü belki kalır. Gidelim tabii.