10 Ekim 2008 Cuma

Son günlerde ben

Son 1 haftadır sürekli bir araştırma halindeyim. Doğa Gymboree'ye devam ediyor oyun, müzik ve resim derslerine haftada 2 gün. Gerçi birlikte devam ediyoruz. Bu program annelerin de katılıp çocuklarla birlikte oynadığı bir program. Yani ben de her hafta postacı, itfayeci, pizzacı oluyorum, yeri geliyor ormanda çadır kuruyoruz ateş yakıp balık pişiriyoruz, yeri geliyor müzik dersinde tamtam şarkısını söylüyoruz. Evet gerçekten de çok keyifli insanın çocuğunu bu süreçlerde görmesi ama ben de istiyorum ki artık biraz kendi kendine kalmayı öğrensin, eee ben de biraz nefes alıyım, en azından kendi kendime 1-2 saatim olsun. Hani bu nereye kadar birlikte oynamaya devam etme durumu? Kendimi oyun arkadaşı dışında Özgür yani ben olarak hissetmek istiyorum artık. Ne bileyim kitabımı alıyım sahile gidiyim, yağmurda yürüyerek ipodumu dinliyim, bilgisayarımı alıyım bir yerde oturup yazı yazayımi daha çok yazayım, artık yazmakla ilgili hayalimdekileri uygulamaya koyayım istiyorum. Biliyorum, hissediyorum ki işte zaman bu zaman. Geldi artık. İnsan hissediyor bunu taaa hücrelerinde bir yerlerde, doğru zaman olduğunu biliyor. Siz bildikten sonra da herşey çorap söküğü gibi ilerliyor, su akıyor akıyor yolunu buluyor...

Neyse sonuç olarak bir yuva buldum tam istediğim gibi, benim kafamda kurucuları olan, felsefesi bana uygun, hem esnek hem disiplinli, şipşirin bir yer. Oraya başlayacak Doğa yarım günlüğüne Aralık gibi. Ben de full time annelikten biraz olsun sıyrılıp kendimle kalabileceğim. Hani zaten ev işleri, yemek olaylarıyla pek bir ilgim olmadığı için kendimi tamamen yazmaya ve okumaya vermeyi planlıyorum. Hatta eve haftada 2 gelen yardımcı kadınımızı da 1 güne düşüreceğim. Sıkıntı geldi haftada 2 gün evde temizlikten de. Zaten 1 günde yapılacak işi 2'ye bölmeye başladı son zamanlarda. Kadında değil ama olay ben de. Nasıl özledim evde yalnız kalmayı. Yalnızlığı deli gibi özledim. Böyle kimse olmasın evde sabahtan akşama kadar ya da mümkünse 48 saat yoga, meditasyon, nefes yapabilsem. Nefes seminerinde bile Doğa yanımdaydı yani şu 29 aydır yalnızlık nedir unuttum ben! Özgürlüğümü, kendimi geri istiyorum. Nasıl da dolmuşum görüyorsunuz çığlıklarımı:))

Herşey bir yana psikopat, paronayak anne hislerim çıkıyor arada bir yokluyor beni. Doğa yuvada tuvaletini nasıl söyleyecek acaba, ya düşerse, ya bahçede kedilerle oynarsa, ya aç kalırsa, ya öğretmenler kötü davranırsa, ya iyi görünen ama canavar olan tiplerse bunlar, ya yanlış karar verdiysem...toplam da çocuk 3 saat kalacak orada. Ama bendeki bu paranoyak tavırlar akıllara ziyan. Neyse susturmuyorum içimdeki sesleri. Gelin, buyrun diyip kabul ediyorum hepsini. Yapacak başka birşey yok işte annelikle birlikte geldi bunlar bana ne yapabilirim. Belki de oradalardı uzun zamandır ama doğumdan sonra çıktılar.
Bu arada yuva & oyun grubu işi ne kadar ticarete dökülmüş inanılır şey değil. Bir yandan bunu görmüş olmak da çok üzdü beni. Bir umutsuzluktur kapladı içimi şimdiden hangi ilkokul, hangi lise, üniversite diye düşünür oldum. Hani bazı tipler var ya çocuğunu okula göndermiyor evde eğitiyor onlara da hak verir oldum kısmen. İnsanın bu hayat koşulları, dünyanın gidişatı, ekonomik kriz, terör karşısında ormana kaçıp orada yaşayası geliyor. Çünkü buralarda basit yaşamamız mümkün değil, kendimizi kandırmayalım.

Bir de Doğa dün gece yatırırken "Anne, ben kemancı olmak istiyorum" dedi. Hadi bakalım bir de bunu düşünür oldum. Bugün de bütün gün "ne zaman keman alacaksınız" diye sordu. Onur (kendisine dayı denilmesini haz etmiyen insan) alacak diye bekliyor bakalım...Onur da ona doğduğundan beri keman almak istiyordu aslında. tuaf bir durum...ikisi ruhen birbirine pek bir yakın zaten.

Foto: mavimelek.com/denemeler/muzik_ve_ruh.jpg


1 yorum:

Brajeshwari dedi ki...

sen birşeye hazırsan, o da sana hazırdır..diye okumuştum bir yerde..İçimi ferahlatmıştı..

Yanlızlığın tadına tam varacağından eminim..

Doğa ile oynadığınız,pilot olma, itfaiyeci olma halleri aslında senin içinde ne kadar zevkli diye düşündüm..

sevgiler