20 Ekim 2008 Pazartesi

Uzun bir gün


Haftaiçi nadir olan aile kahvaltımız sonrası Serdar'ı Berlin'e uğurladık sabah. "Baba sen bizim uçağa bin olur mu?" diye gönderdi babasını. Bütün uçaklar bizim uçak haberiniz olsun. Daha sonra Küçük Einstein'lar ve Mickey Mouse izlendi Disney Channel'da. Biraz oyun oynandı ve alışverişe çıkıldı. Pet Shop'ta balıklara bakıldı yarım saat kadar. Yolda taş, yaprak, küçük top dediği renkli çiçek tohumlarından toplandı. Bu arada çikolata, çubuk kraker, fırından eline tutuşturulan galeta afiyetle yendi.

Eve dönüş ve oyun arkadaşı Özgür iş başında. Oyun, boyama, puzzle, hamur, suluboya, parmak boyası, yine oyun, oyun....arada fasülye ayıkladık pişirdik...ve banyo...şimdi oturdu (fotoda görüldüğü üzere) her yerine tokaları takmış Barney cd'sini izliyor. Bu bandanasını da her banyodan sonra takmak istiyor. Özgür ölüyor yorgunluktan ama şu haline bakıp eriyor.

Veee merakla uyuyacağı saati bekliyor hatta saatleri sayıyor uyusa da kahvesini koysa, röportajını yazsa biran önce dergiye yetiştirse diye...

2 yorum:

Brajeshwari dedi ki...

çocukluk daha uzun tutulmalı... Valla özeniyorum Doğa'yı..

ENERJİ dedi ki...

Uyusalarda kahve keyfi yapsak.Güzel olurdu değil mi?Sevgiler:))