27 Eylül 2008 Cumartesi

Baba aşkı

Tatilin en güzel yanı tabiki Serdar'ın bizimle olması. Özlüyoruz onu çok...İnsan kocasını özler mi sürekli değil mi? Eee eve arada bir uğrarsa özlersiniz..."Aaa ne güzel en iyi evlilik şekli" demeyin hemen, ciddi zor oluyor bazen...Hele bir 2,5 yaşında bir cüce ile başbaşaysanız yandınız. Geçtiğimiz 2 haftadır iş yoğunluğu ve de seyahat nedeniyle neredeyse hiç göremedik kendisini. Hani zaten hem evli hem bekar yaşamaya alışmış olan ben, tavsiye etmiyorum, gazetecilik yapmadıysanız eğer gazeteci ile evlenmeyin kardeşim. Hele de haftalık yayında ise kesin bir defa daha düşünün. Yani bazı meslekler için geçerli gerçekten de bu durum. Gazetecilik için özellikle doğru bence. Örneğin Serdar bir öğretmen ya da eczacı ile falan evlenmiş olsaydı vay o kadının haline. Bekler dururdu garibim ne zaman gelecek diye. Bilmez ki bu işin saati olmaz. Gerçi günümüzde artık çoğu sektörde çalışma saatleri esnekleşti, sanırım çok az sektör kaldı 09:00-18:00 arası çalışan. Artık çoğu çalışan haftanın bazı günleri işlerini evden bile yürütebiliyor ama kimi zaman da gece mesaisine kalıyor. Neyse günümüz koşullaru böyle malesef, ayak uyduramayanların vah haline...
Doğa'nın hali görülmeye değer. Devamlı babasıyla yapışık durumda evde. Tuvalet, uyumak, giyinmek, yemek yemek gibi bütün faaliyetler baba ile yapılıyor. "Anne sen evde kal biz babamla oyuncakçıya gidelim" gibi sohbetler başladı bir de. Tabiii bu benim için harika!! Gelsin okunmayı bekleyen kitaplar, dergiler...pek bir rahatım bu bayram tatilinde yani anlayacağınız. Öğlen uykularını da uyumayan Doğa, akşama doğru bir enerji patlaması göstererek 20.00 civarlarında sızarak uykuya geçiyor.
Bizim mikrodalga fırının düğmesine sürekli basmaktan vazgeçmesi için kendisine bugün oyuncak bir mikrodalga fırın aldık. Bana tavuk, Serdar'a da balık pişirdi bütün gün. Kendisine de pizza tabiki:))

Hiç yorum yok: